20.11.2021/47

bilgener sirküler 10

7338 Sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile Vergi Kanunlarında Yapılan Değişiklikler

Özet: 7338 Sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 26.10.2021 tarih ve 31639 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. Bahse konu torba yasaya ilişkin önemi görülen hususlar aşağıda özet olarak belirtilmiş olup, kanunun tam metnine buradan ulaşabilirsiniz. 

Basit usulde tespit edilen kazançlarda gelir vergisi istisnası getirilmiştir.

Gelir Vergisi Kanunu’nun 46’ncı maddesine göre ticari kazancı basit usulde tespit edilen mükelleflerin bu kazançları Gelir Vergisi Kanunu’na eklenen Mükerrer Madde 20/A ile gelir vergisinden istisna tutulmuştur. Buna ilave olarak istisna kapsamına alınan bu kazançlar için gelir vergisi beyannamesi verilmeyecek ve diğer gelirler dolayısıyla beyanname verilmesi halinde de bu kazançlar beyannameye dahil edilmeyecektir. Söz konusu istisna 01.01.2021 tarihinden itibaren elde edilen kazançlara uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Sosyal içerik üreticiliği ile mobil cihazlar için uygulama geliştirenler sadece stopaj yoluyla vergilendirilecektir. 

Kanunun 2’inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanunu’na eklenen Mükerrer Madde 20/B ile internet ortamındaki sosyal ağ sağlayıcıları üzerinden metin, görüntü, ses, video gibi içerikler paylaşan sosyal içerik üreticilerinin bu faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlar (reklam gelirleri, sponsorluk ve satış gelirleri, bağışlar, hediyeler, bahşişler, ücretli abonelik gelirleri gibi) ile akıllı telefon veya tablet gibi mobil cihazlar için uygulama geliştirenlerin elektronik uygulama paylaşım ve satış platformları üzerinden elde ettikleri kazançlar gelir vergisinden istisna edilmiştir.  Bu istisnadan yararlanılması için Türkiye’de kurulu bankalarda bir hesap açılması ve bu faaliyetlere ilişkin tüm hasılatın münhasıran bu hesap aracılığıyla tahsil edilmesi şarttır. Bankalar bu hesaplara aktarılan hasılat tutarı üzerinden aktarım tarihi itibarıyla %15 oranında gelir vergisi tevkifatı yapacaklardır.

Bu kapsamdaki kazançları gelir vergisi tarifesinin 4’üncü dilimindeki tutarı (2021 yılında 650.000 TL) aşanlar ile tüm gelirlerini Türkiye’de kurulu bankalarda bir hesap aracılığıyla tahsil etmeyenler bu istisnadan yararlanamazlar. Söz konusu istisna 01.01.2022 tarihinden itibaren elde edilen kazançlara uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Dördüncü dönem geçici vergi beyannamesi kaldırılmıştır.

Gelir Vergisi Kanunu’nun Mükerrer 120’nci maddesinde yapılan değişiklikle; cari vergilendirme dönemi içerisindeki üç, altı ve dokuz aylık periyodlar üçer aylık dönemler itibariyle geçici vergi dönemleri kabul edilerek hesap döneminin son üç aylık dönemi geçici vergi dönemi kapsamından çıkarılmıştır. 

Bu düzenleme, 2022 yılına ilişkin olarak verilecek beyannamelerden itibaren uygulanmak üzere yayım tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Vergiye uyumlu mükelleflerde vergi indiriminden faydalanabilme şartlarında kolaylık getirilmiştir.

Gelir Vergisi Kanunu’nun Mükerrer 121. maddesinde, vergi indiriminden yararlanmak isteyen mükellefler için geçerli olan şartlardan biri, indirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yıl içerisinde beyana tabi vergi türleri itibarıyla ikmalen, re’sen veya idarece yapılmış bir tarhiyat bulunmamasıdır. 

GVK’nin mükerrer 121’inci maddesinde yapılan değişiklik uyarınca; indirimden yararlanma koşulu olan indirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile önceki iki yılda haklarında tarhiyat yapılmamış olması koşulu, yapılan tarhiyatların kesinleşmesine bağlanmıştır. Bununla birlikte, söz konusu süre içerisinde kesinleşen tarhiyatın yukarıda belirtilen ve her sene yeniden belirlenen indirim tutarı üst sınırının %1 inden az olması durumunda da indirimden yararlanma şartları ihlal edilmiş sayılmayacaktır. 

Bu düzenleme 01.01.2022 tarihinden itibaren verilmesi gereken yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyannamelerinde uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Nakdi sermaye artışına ilişkin indirim uygulamasında yurt dışından gelen sermayeye daha fazla indirim imkânı getirilmiştir. 

Kurumlar Vergisi Kanunu’nun Diğer İndirimler başlıklı 10’uncu maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde, nakdi sermaye artışına ilişkin indirim uygulamasına ilişkin hükümler yer almaktadır. Buna göre, sermaye şirketlerinin nakdi sermaye artışları üzerinden Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından indirimden yararlanılan yıl için en son açıklanan faiz oranı dikkate alınarak hesaplanan tutarın %50’si kurum kazancından indirilebilmektedir. Ancak finans, bankacılık ve sigortacılık sektörlerinde faaliyet gösteren kurumlar ile kamu iktisadi teşebbüsleri bu indirimden yararlanamamaktadır.

Bu Kanunun 59’uncu maddesi ile Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10’uncu maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde yapılan değişikliğe göre, söz konusu %50 oranı yurt dışından gelen sermaye payları için %75 olarak uygulanacaktır. Söz konusu düzenleme kanunun yayımı tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş olup, bu tarihten itibaren gerçekleşen sermaye artışları açısından geçerli olacaktır.

İndirimli kurumlar vergisi uygulamasına ilişkin yatırıma katkı tutarının %10’luk kısmının ÖTV ve KDV hariç, diğer vergi borçlarından terkin edilmek suretiyle kullanılması imkânı getirilmiştir. 

Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 32/A maddesinde yer alan indirimli kurumlar vergisinde, mükellefler yatırım teşvik belgesi kapsamında yapmış oldukları yatırımlar nedeniyle hak kazandıkları yatırma katkı tutarlarını gerek yatırımdan gerekse yatırım döneminde diğer faaliyetlerinden elde ettikleri gelirlerine indirimli kurumlar vergisi oranı uygulamak suretiyle kullanabilmektedirler.

Kanunun 60. maddesiyle, yatırım teşvik belgesi bazında yatırım harcamasına yatırma katkı oranının uygulanmasıyla belirlenen tutarın %10’luk kısmının, ÖTV ve KDV hariç olmak üzere tahakkuk etmiş diğer vergi borçlarından terkin edilmek suretiyle kullanılabilmesi imkânı getirilmiştir. Bunun için kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken ayı takip eden 2’nci ayın sonuna kadar talepte bulunulması gerekmektedir.

Terkin talebinde bulunulabilecek tutar, hak edilen yatırıma katkı tutarından indirimli kurumlar vergisi yoluyla kullanılan yatırma katkı tutarının düşülmesinden sonra bulunan tutarın yarısından fazla olamayacaktır. Diğer vergi borçlarının terkin suretiyle kullanılan bu tutarın bir katına isabet eden yatırıma katkı tutarından vazgeçildiği kabul edilmektedir. Vazgeçilen yatırıma katkı tutarları dolayısıyla vergi matrahına indirimli oranda kurumlar vergisi uygulanamayacaktır. Diğer vergi borçlarından terkin edilebilecek toplam tutar ise ilgili yatırım teşvik belgesi kapsamında fiilen yapılan yatırım harcamalarına, yatırıma katkı oranı uygulanmak suretiyle hesaplanan tutarın %10’undan da fazla olamayacaktır.

Söz konusu düzenleme, 01.01.2022 tarihinden itibaren yapılacak yatırım harcamalarına uygulanmak üzere, kanunun yayımı tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir.

Yeminli Mali Müşavir Tasdik Raporu gerektiren durumlara ilişkin raporun zamanında ibraz edilmemesi halinde 60 gün ek süre uygulaması getirilmiştir. 

Vergi kanunlarında yer alan muafiyet, istisna, zarar mahsubu ve benzeri hükümlerden yararlanılması için bazı durumlarda yeminli mali müşavirlerce tasdik raporu düzenlenme zorunluluğu bulunmaktadır. 

Kanunun 22’nci maddesi ile Vergi Usul Kanunu’nun Mükerrer 227’nci maddesinde yapılan değişiklikle, yararlanılması yeminli mali müşavirlerce düzenlenmiş tasdik raporu ibrazı şartına bağlanan muafiyet, istisna, zarar mahsubu ve benzeri konularda, tasdik raporunun süresi içerisinde ibraz edilmemesi durumunda, mükellefe tebliğ edilmek şartı ile 60 günlük ek süre verilmesi ve bu süre içinde verilmesi halinde tasdik raporunun zamanında verilmiş sayılması, tasdik raporunun bu süre içinde ibraz edilmemesi halinde tasdike konu haktan yararlandırılmayacağı hüküm altına alınmıştır. Bu düzenleme Kanunun yayımı tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir. 

Gider pusulasının düzenlenme zorunluluğunun bulunduğu durumlar ile gider pusulası yerine geçen belgelere ilişkin Vergi Usul Kanunu’nun 234’üncü maddesinde değişiklik yapılmıştır.

Kanunun 23’üncü maddesiyle Vergi Usul Kanunu’nun 234’üncü maddesinde değişiklik yapılarak, öncesinde sadece vergiden muaf esnafa yaptırılan işler veya onlardan satın alınan emtia için düzenlenebilme imkânı varken, “vergiden muaf esnaf” ifadesi yerine “… bu Kanun kapsamındaki belgeleri düzenleme zorunluluğu bulunmayanlara…” ifadesi eklenmek suretiyle gider pusulası kullanım alanı genişletilmiştir. 

Gider pusulasının düzenlenme süresinin malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami 7 gün içinde olduğu hüküm altına alınmıştır. 

Ayrıca, maddede öngörülen hallerde banka, ödeme kuruluşu ve PTT tarafından düzenlenen belgeler (dekont, alındı vb.) ile bu Kanun uygulamasında belge düzenleme yükümlülüğü bulunmayan kamu kurum ve kuruluşlarının tabi oldukları diğer ilgili mevzuat dahilinde düzenledikleri belgeler gider pusulası yerine kabul edilmekte ve bu hallerde mükellefler tarafından ayrıca gider pusulası düzenlenmesi gerekmemektedir.

Söz konusu düzenleme Kanunun yayınlandığı tarihi takip eden ayın başından (01.11.2021) itibaren yürürlüğe girecektir.

Vergi Usul Kanunu’nun 262’nci maddesinde yapılan düzenleme ile maliyet bedeline dahil edilmesi zorunlu olan ve olmayan unsurlar detaylandırılmıştır. 

Kanunun 27’nci maddesiyle Vergi Usul Kanunu’nun 262’nci maddesinde düzenlemeye gidilerek maliyet bedeline girmesi zorunlu olan ve olmayan unsurlar kapsamlı bir şekilde sayılmak suretiyle kanuna eklenmiştir.

Buna göre aşağıda sayılan giderler de maliyet bedeline dâhil edilecektir.

a) İktisadi kıymetin iktisap edilmesi veya değerinin artırılması ile doğrudan ilgili; gümrük vergileri, gümrük komisyonları, yükleme, boşaltma, nakliye ve montaj giderleri,

b) İktisadi kıymetin iktisap edilmesi veya değerinin artırılması ile doğrudan ilgili; resim ve harçlar, noter, tapu, mahkeme, değer tespiti, danışmanlık, komisyon ve ilan giderleri,

c) İktisadi kıymetin finansmanında kullanılan kredilere ait faiz giderleri ve bunlara ilişkin kur farklarının; emtiada emtianın stoklara girdiği tarihe kadar, diğer iktisadi kıymetlerde ise iktisadi kıymetin envantere alındığı hesap döneminin sonuna kadar olan kısmı ile söz konusu kredilere ilişkin giderler (Faiz giderleri ile kur farklarının diğer kısımlarını maliyet bedeline ithal etmekte veya genel giderler arasında göstermekte mükellefler serbesttirler),

ç) iktisadi kıymetin stoklara veya envantere alındığı tarihe kadarki depolama ve sigorta giderleri,

d) Gayrimenkullerde mevcut bir binanın satın alınarak yıkılmasından ve arsasının tesviyesinden mütevellit giderler.

Gayrimenkullerle doğrudan ilgili olması şartıyla, bunların envantere alındığı hesap dönemi sonuna kadar alınan hibeler maliyet bedelinden indirilecektir.

İktisadi kıymetin (emtia hariç) iktisap edilmesi veya değerinin artırılması ile ilgili olan özel tüketim vergisi, indirilemeyecek katma değer vergisi, banka ve sigorta muameleleri vergisi ile kaynak kullanımını destekleme fonunu maliyet bedeline ithal etmekte veya genel giderler arasında göstermekte mükellefler serbesttirler.

Söz konusu düzenleme, kanunun yayınlandığı tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir.

Vergi Usul Kanunu’nun Mükerrer 238’inci maddesinde yapılan değişiklik ile enflasyon düzeltmesi koşullarının oluşmadığı dönemlerde yeniden değerleme imkânı getirilmiştir. 

Kanunun 31’inci maddesi ile Vergi Usul Kanunu’nun Mükerrer 298’inci maddesinin başlığı “Enflasyon düzeltmesi, yeniden değerleme oranı ve yeniden değerleme” şeklinde değiştirilerek maddeye yeniden değerlemeye ilişkin (Ç) bendi eklenmiştir. 

Buna göre, tam mükellefiyete tabi ve bilanço esasına göre defter tutan gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri (enflasyon düzeltmesi yapanlar ile kayıtlarını Türk para birimi dışında başka bir para birimiyle tutmalarına izin verilenler hariç) enflasyon düzeltmesi yapma şartlarının gerçekleşmediği hesap dönemlerinin sonu itibarıyla, bilançolarına dâhil bulunan amortismana tabi iktisadi kıymetlerini (bu niteliklerini korudukları müddetçe sat-kirala-geri al işlemine veya kira sertifikası ihracına konu edilenler hariç) ve bunlar üzerinden ayrılmış olup bilançolarının pasifinde gösterilen amortismanları bazı şartlar doğrultusunda yeniden değerleyebileceklerdir.

İktisadi kıymetlerin maliyet bedellerine eklenmiş bulunan (iktisadi kıymetlerin aktifleştirildiği hesap dönemine ilişkin olanlar hariç) kur farkları ve kredi faizleri (bunlara isabet eden amortismanlar dâhil) yeniden değerleme kapsamına girmez

Yeniden değerlemede, iktisadi kıymetlerin ve bunlara ait amortismanların, değerlemenin yapılacağı hesap dönemi sonu itibarıyla yasal defter kayıtlarında yer alan değerleri dikkate alınacaktır. 

İktisadi kıymetlerin ve bunlara ilişkin amortismanların, yeniden değerlemenin yapılacağı yıla ait olan yeniden değerleme oranı ile çarpılması suretiyle yeniden değerleme sonrası değerleri bulunacaktır. Geçici vergi dönemleri itibarıyla yapılacak değerlemede esas alınacak yeniden değerleme oranı, bir önceki yılın Kasım ayından başlamak üzere; 3, 6 ve 9 uncu aylarda bir önceki 3, 6 ve 9 aylık dönemlere göre Türkiye İstatistik Kurumunun Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksinde meydana gelen ortalama fiyat artış oranı esas alınmak suretiyle belirlenir.

Yeniden değerleme neticesinde iktisadi kıymetlerin değerinde meydana gelen değer artışı, yeniden değerlemeye tabi tutulan iktisadi kıymetlerin her birine isabet eden değer artışı ayrıntılı olarak görünecek şekilde, bilançonun pasifinde özel bir fon hesabında gösterilecektir.

İktisadi kıymetlerini bu kapsamda yeniden değerlemeye tabi tutanlar bu kıymetlerini, yeniden değerleme sonrasında bulunan değerleri üzerinden amortismana tabi tutmaya devam edeceklerdir.

Pasifte özel bir fon hesabında gösterilen değer artışı tutarının, sermayeye ilave edilme dışında herhangi bir şekilde başka bir hesaba nakledilen veya işletmeden çekilen kısmı, bu işlemin yapıldığı dönem kazancı ile ilişkilendirilmeksizin bu dönemde gelir veya kurumlar vergisine tabi tutulacaktır. Sermayeye eklenen değer artışları, ortaklar tarafından işletmeye ilave edilmiş kıymetler olarak kabul edilecektir. Bu işlemler kâr dağıtımı sayılmayacaktır.

Yeniden değerlemeye tabi tutulan iktisadi kıymetlerin elden çıkarılması (satış, devir, işletmeden çekiş, tasfiye gibi) halinde, bunlara isabet eden pasifte özel bir fon hesabında gösterilen değer artışları aynen amortismanlar gibi işleme tabi tutulacaktır.

Yeniden değerlemenin herhangi bir yıl yapılmamasından veya değerleme oranının düşük uygulanmasından dolayı daha sonraki yıllarda geçmiş dönemlere ilişkin yeniden değerleme yapılamayacaktır.

Hesap dönemi içinde aktife giren iktisadi kıymetler için aktife girdiği hesap döneminde, yeniden değerleme yapılmaz.

Yeniden değerlemeye tabi tutulan iktisadi kıymetlerin elden çıkarılmasından önce enflasyon düzeltmesi yapılmasına ilişkin şartların oluşması halinde enflasyon düzeltmesi yapılacaktır. Buna göre özsermaye kalemlerinin düzeltilmesinde bu madde kapsamındaki yeniden değerleme değer artış fonu öz sermayeden düşülecektir. Değer artış fonunun sermayeye ilavesi nedeniyle oluşan sermaye artışları sermaye artışı olarak dikkate alınmayacak ve enflasyon düzeltmesine tabi tutulmayacaktır.

Enflasyon düzeltmesine ilişkin şartların oluştuğu dönemlerde, yeniden değerleme yapılamaz. Enflasyon düzeltmesine ilişkin şartların oluşmadığı ilk hesap döneminden itibaren, bu fıkra hükümleri uyarınca yeniden değerleme uygulamasına devam edilebilir. Bu durumda iktisadi kıymetlerin yeniden değerlemesine esas değerler olarak, enflasyon düzeltmesine tabi tutulmuş son bilançoda yer alan değerler dikkate alınacaktır. Bu değerin tespitinde, iktisadi kıymetler için amortismanın herhangi bir yılda yapılmamış olması durumunda, bu amortismanlar tam olarak ayrılmış varsayılır.

Yeniden değerleme yapılan hesap döneminden sonra enflasyon düzeltmesi şartlarının yeniden oluşması durumunda, yeniden değerlemeye tabi tutulmuş olan iktisadi kıymetler ile bunlara ilişkin amortismanlar düzeltilmiş son değerleri dikkate alınarak enflasyon düzeltmesine tabi tutulur.

Yeniden değerlemenin herhangi bir yılda yapılmaması durumunda, sonraki hesap dönemlerine ilişkin olarak bu fıkra kapsamında yeniden değerleme yapılabilir.

Söz konusu düzenleme, 01.01.2022 tarihinde itibaren yürürlüğe girmiştir.

Bununla birlikte Kanun’un 52’nci maddesi ile Vergi Usul Kanunu’na eklenen Geçici Madde 32 ile yeniden değerleme yapabilecek olan mükellefler, ilk kez yeniden değerleme yapacakları hesap döneminden önceki hesap döneminin sonu itibarıyla bilançolarına kayıtlı bulunan taşınmazlar ile amortismana tabi diğer iktisadi kıymetlerini (bu niteliklerini korudukları müddetçe sat-kirala-geri al işlemine veya kira sertifikası ihracına konu edilen taşınmaz ve iktisadi kıymetler hariç) yeniden değerlemeye tabi tutulabilir. Bu madde kapsamında yapılan yeniden değerleme işlemine ilişkin pasifte özel bir fon hesabında gösterilen değer artışı tutarı üzerinden %2 oranında vergi hesaplanması gerekmektedir. 

Vergi Usul Kanunu’nun Amortisman uygulamasına ilişkin 320’nci maddesinde yapılan değişiklik ile gün esasına göre amortisman ayırma ve faydalı ömür sürelerini uzatabilme imkânı getirilmiştir. 

Vergi Usul Kanunu’nun 320’nci maddesinde yapılan düzenleme ile dileyen mükelleflerin işletme aktifine yeni kaydedilecek iktisadi kıymetler için bunların kullanıma hazır olduğu tarihte başlayıp ve her bir hesap dönemi için kıymetin aktifte kaldığı süre kadar gün esasına göre amortisman ayırabilme imkânı getirilmiştir. Sürenin gün olarak hesaplanması için Hazine ve Maliye Bakanlığınca tespit ve ilan edilen faydalı ömür süreleri üçyüzaltmışbeş ile çarpılacaktır. 

Bununla birlikte, Hazine ve Maliye Bakanlığının iktisadi kıymetler için tespit ve ilan ettiği faydalı ömürlerden kısa olmamak üzere amortisman süresinin, her yıl için aynı nispet olmak kaydıyla, mükellefler tarafından serbestçe belirlenebilmesine imkân tanınmıştır. Ancak, belirlenen süre Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenen sürenin iki katını ve elli yılı aşmayacaktır. Bu tercih, iktisadi kıymetin envantere alındığı geçici vergi dönemi sonu itibarıyla kullanılır. Bu şekilde belirlenen amortisman süresi ve oranı izleyen dönemlerde değiştirilemez.

Vergi Usul Kanunu’nun Şüpheli Alacak uygulamasına ilişkin 323’üncü maddesinde yapılan değişiklik ile dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklara ilişkin tutar belirlenmiştir. 

Vergi Usul Kanunu’nun 323’üncü maddesinde yapılan düzenleme ile bir alacağın şüpheli alacak sayılması için gerekli olan koşullardan “dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar” ibaresi “3.000,00 Türk Lirasını aşmayan alacaklar” olarak değiştirilmiştir. 

Buna göre yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş 3.000,00 Türk lirasını aşmayan alacaklar şüpheli alacak olarak değerlendirilebilecektir. 

Söz konusu düzenleme, kanunun yayınlandığı tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir.

Vergi Usul Kanunu’nun Yenileme Fonu uygulamasına ilişkin 328’inci maddesinde yapılan değişiklik ile fon hesabındaki 3 yıllık bekleme süresinin başlangıcı netleştirilmiştir.

Vergi Usul Kanunu’nun “Amortismana tabi malların satılması” başlıklı 328’inci maddesinin 4 ve 5 numaralı fıkralarındaki yenileme fonu uygulamasına ilişkin hükümlerde değişiklik yapılmıştır. 

Yenileme fonu uygulamasına ilişkin pasifte geçici bir hesapta azami üç yıl süre ile tutulabileceğine ilişkin düzenlemedeki 3 yılın, satışın yapıldığı tarihi takip eden üçüncü takvim yılının sonuna kadar olacağı netleştirilmiştir. 

Kanun maddesinin eski halinde, yenileme fonu uygulanabilmesi için satılan iktisadi kıymetin yenilenmesinin zorunlu olması veya işletmeyi yönetenlerce bu hususta karar verilip teşebbüse geçilmiş olması şartı, yapılan düzenlemeyle sadece satılan iktisadi kıymetin yenilenmesi için değil benzer mahiyette bir iktisadi kıymetin iktisabında da yenileme fonu uygulamasından yararlanılabileceği hüküm altına alınmıştır. 

Ayrıca pasifte geçici bir hesapta tutulan kârın, finansal kiralama yoluyla edinilenler de dahil olmak üzere iktisap edilen bir veya birden fazla kıymetin bu Kanun hükümlerine göre ayrılacak amortismanlarına mahsup edileceği belirtilerek yeni alınacak iktisadi kıymetlerin sayısında sınır olmadığı vurgulanmıştır. Diğer taraftan geçici hesapta tutulan kârın, satışı yapılan iktisadi kıymetin yerine iktisap edilen yeni kıymetlerin amortisman ayrılabilecek tutarından fazla olması durumunda, bu fazlalığın satışın yapıldığı yılı takip eden üçüncü takvim yılı sonunda kâr ve zarar hesabına ekleneceği hususu netleştirilmiştir.

Yeni makine teçhizat alımında faydalı ömür süresinin yarısı dikkate alınmak suretiyle amortisman uygulaması 31.12.2023 tarihine kadar uzatılmıştır.

7103 sayılı Kanun’un 16’ncı maddesiyle Vergi Usul Kanunu’na eklenen geçici 30’uncu madde uyarınca, sanayi sicil belgesini haiz mükelleflerce münhasıran imalat sanayiinde veya Ar-Ge, yenilik ve tasarım faaliyetlerinde kullanılmak üzere, yeni makina ve teçhizat ile aynı tarihe kadar yatırım teşvik belgesi kapsamında iktisap edilen makina ve teçhizat için uygulanacak amortisman oran ve sürelerinin, Maliye Bakanlığınca, faydalı ömür sürelerinin yarısı dikkate alınmak suretiyle hesaplanabilmesi uygulamasının 26.10.2021 tarihinden 31.12.2023 tarihine kadar yararlanılabilmesinin önü açılmıştır.

7338 sayılı Kanun ile yapılan diğer düzenlemeler ise şu şekildedir;

  • Vergi Usul Kanunu’nun 371’inci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde yapılan değişiklik ile vergi incelemesine başlanıldıktan veya takdire sevk edildikten sonra inceleme konusu dışındaki vergi türleri için pişmanlıkla beyanname verilebilmesi imkânı gelmiştir.
  • Vergi Usul Kanunu’nun Tekerrür başlıklı 339’uncu maddesinde yapılan değişiklik ile tekerrür sonucu artırılmak suretiyle uygulanan cezaya ilişkin artırım tutarının kesinleşen cezadan (kesinleşen birden fazla ceza olması durumunda bunlardan tutar itibarıyla en yükseğinden) fazla olamayacağı hüküm altına alınmıştır. Tekerrüre ilişkin süre hesabı ilk cezanın kesinleşme tarihinden başlayacaktır.
  • Vergi Usul Kanunu’nun Ek 1’inci maddesi ve Ek 11’inci maddelerinde yapılan değişikliklerle 5.000 Türk lirasını aşan usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları uzlaşma ve tarhiyat öncesi uzlaşma kapsamına alınmıştır. 5.000,00 TL’yi aşmayan usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları için Kanun’un 376’ncı maddesindeki %50 olan indirim oranı %75 olarak uygulanacaktır.
  • Vergi Usul Kanunu’nun 261’inci maddesinde sayılan değerleme ölçülerine “Alış Bedeli” eklenmiştir. Alış bedeli, bir iktisadi kıymetin satın alma bedelidir. İktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi ile ilgili diğer giderler alış bedeline dâhil değildir.
  • Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları kapsamında bulunan karşılıklı anlaşma usulü uygulaması Vergi Usul Kanunu’na da eklenmiştir.
  • Vergi Usul Kanunu’na eklenen 226/A nolu madde ile elektronik ortamda tutulan defterler için berat alınması, elektronik ortamda tutulan diğer defterlerin ise Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından belirlenen usul, esas ve süreler dahilinde onaylanması Vergi Usul Kanunu’nun tasdik uygulaması hükmünde kabul edilecektir. Berat ve onayın belirlenen usul, esas ve süreler dahilinde alınmaması veya yapılmaması durumunda defterler tasdik ettirilmemiş sayılacaktır.
  • Vergi Usul Kanunu’nun Mükerrer 242’nci maddesinde yer alan yetki kapsamında uygulanmakta olan elektronik kayıt ve defter uygulamalarındaki kayıt nizamına uyulmaması fiillerinde uygulanacak cezaların da aynı mahiyette olması ve bu fiillere karşılık olarak birinci derece usulsüzlük cezası kesilmesi ilgili maddeye eklenmiştir. 
  • Sermaye Piyasası Kanununun 31/B maddesi kapsamında teminat yöneticisinin taraf oldukları dahil olmak üzere sermaye piyasası araçlarının ihracına konu teminatlara ilişkin olarak düzenlenen makbuz ve kağıtlara damga vergisi istisnası getirilmiştir.
  • Varlık yönetim şirketlerine kuruldukları takvim yılı ve bunu izleyen beş yıl süresince uygulanan damga vergisi, harç ve KKDF istisnası sürekli hale getirilmiş, söz konusu şirketlere tanınan BSMV istisnası kaldırılmıştır.
  • Konaklama Vergisi’nin yürürlüğü 01.01.2022 tarihinden 01.01.2023 tarihine ertelenmiştir. 
  • Kamu Kurum ve Kuruluşları tarafından yapılan tarımsal destek ödemeleri gelir vergisinden istisna edilmiştir. 

Saygılarımızla,

BİLGENER